Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Alıntı – Çarşaflı Hanife Bölüm – 1
Merhaba, adım Koray. 36 yaşında, evli ve iki çocuk babasıyım. Cep telefonu ve bilgisayar tamiri işi yapıyorum. Daha önce bir çırağım vardı ama işler iyi gitmemeye başlayınca çıkardım, şimdi tek başıma çalışıyorum.
Bir süre önce, hemen yanımdaki dükkanda terzilik yapan Faruk abi elinde laptopu ile geldi. Laptopu açamadığını, açıldığındaysa ekranın donduğunu, muhtemelen virüs bulaştığını söyleyerek benden format atmamı istedi. “İçinde kurtarmam gereken şeyler varsa onları yedekleyeyim mi?” diye sorduğumda, “Gerek yok, hepsini sil, önemli bir şey yok zaten!” diye cevapladı.
Faruk abi bu laptopu yeni almıştı. Bundan önce masaüstü bilgisayarı vardı ve çokça sorun çıkartan eski bir modeldi. Laptopu kendi yöntemlerimle açtım, epeyce virüsle dolduğunu ilk anda anladım. Faruk abi internette girilmedik seks ve porno sitesi bırakmamıştı ve kullandığı antivirüs programı da dandik olduğu için içine her türlü Trojan, virüs vs. bulaşmıştı.
Faruk abi oldukça muhafazakar, tutucu bir adamken, bilgisayar başında tam bir porno müptelası olmuştu. Ancak işin ilginç yanı, Faruk abinin gay ve travesti sitelerinde de epey gezindiğini, vakit harcadığını gördüm. İnternet geçmişini silmediğinden, yada virüs nedeniyle silemediğinden, girip çıktığı bütün siteler gözümün önündeydi. İçimden (Vay Faruk abi vay!) dedim gülümseyerek. Dini bütün, ibadetini kaçırmayan bir adamdı, ama nefsine hakim olamadığı ortadaydı.
Bir antivirüs programı ile temizlenemeyecek ölçüde dolmuştu laptop ve gerçekten de tek çare format atmaktı. Her ne kadar Faruk abi (Gerek yok) demiş olsa da, ben ne olur ne olmaz diyerek, içindekileri yedeklemeye karar verdim. Daha önce başıma birkaç tatsız olay gelmişti çünkü.
Laptopa boş bir harici harddisk bağlayıp, masaüstünde, belgelerimde vs. ne varsa hepsini kopyalamaya başladım. Bunun dışında harddisk ikiye bölünmüştü ve ‘D’ sürücüsünün içinde de birkaç klasör vardı. Onları da kopyaladım. Her şey bittikten sonra da, güzel, temiz bir format attım. Sağlam bir antivirüs programı kurdum.
İki saat kadar sonra Faruk abi gelince, “Al abi, tertemiz oldu, güzel bir virüs programı kurdum, bundan sonra virüs falan giremez!” dedim. “Eyvallah Koray, valla uğraşıp durdum bir türlü işin içinden çıkamadım!” dedi. Sonra da, “İçindekiler gitti mi komple?” diye sordu. Bunu söylerken yüzünde değişik bir ifade vardı. Sanki (İnşallah silmişsindir!) der gibiydi. Muhtemelen internette yediği naneleri öğrenip öğrenmediğimi merak ediyordu ve endişesinin kaynağı buydu. “Evet abi, dediğin gibi yaptım, direkt format attım, hepsi silindi!” dedim. Cevabıma sevinip, “Eyvallah, sağ olasın!” diyerek gitti. Oysa yediği haltlardan haberim vardı. Hem verileri de kurtarmıştım, ama söyleme ihtiyacı hissetmedim.
Ertesi gün öğleye doğru işim yokken harici harddiski bilgisayara bağladım, antivirüs taraması yapıp temizledim. Faruk abinin verileri arasında ne var ne yok diye merak ediyordum. Verilerin pek çoğu resimlerden oluşuyordu ve resimlerin çoğu da çocuklarına aitti. Üç kızı vardı Faruk abinin.
Resimler arasında gezinirken kızlarından hariç karısının da resimleri görünmeye başladı. Faruk abinin karısı Hanife abla tesettürlü, daha doğrusu çarşaflı bir kadınken, buradaki resimlerde başı açıktı. Ara sıra kocasının dükkanına geldiğinde görüyordum kendisini. Hatta bazen kocasına yardım etmek için çalıştığı da oluyordu. Çarşaflı bir kadın olmasına rağmen yıllardır Faruk abi ile komşu olduğum için bana karşı soğuk değildi, merhabalaşır, selam verirdi. Karımı ve çocuklarımı sorardı.
Fotoğraf makinesi ile evde çekilmiş resimlerdi bunlar. Koltukta otururken, mutfakta bir şeyler hazırlarken, yada çocuklarıyla beraber olduğu resimlerdi. Hepsinin aynı gün çekildiği anlaşılıyordu. Üzerinde uzun siyah bir etek vardı. Üstüne ise göğüs kısmı açık, beyaz koynunu gösteren, kahverengi kısa kollu bir bluz giymişti. Memeleri iri ve şişkindi. Resimler yüksek çözünürlüklü ve kaliteli olduğundan bluzun altındaki sutyeninin izini rahatça görebiliyordum. Göbeği hafif çıkıntı yapmıştı ve göbek deliği de ince bluzun altında fark ediliyordu. Ayakta olduğu resimlerde ise siyah ve bedenine oranla dar kalan eteğinin altında beliren kalçaları ve götü de gözümden kaçmamıştı. Hatta külotunun izi bile belli oluyordu.
Hanife ablanın sırtına dökülen kumral saçları vardı. Resimleri yaklaştırınca, çenesinde, dudaklarının üzerinde ve yanaklarındaki ince tüyler bile net bir şekilde belli oluyordu. Bembeyaz, güneş yüzü görmemiş kolları, koynu ve yüzü ile çekici bir kadındı. İri, kahverengi gözlerinin üzerinde pek de bakımlı durmayan kalın kaşları, ince pembe dudakları ona ayrı bir hava ve çekicilik katıyordu. Öyle ahım şahım bir güzelliği yoktu, ama her erkeğin sikini kaldıracak bir kadındı. Ve benim de sikimi kaldırmıştı. Resimlerine baktıkça sikim sertleşmiş ve kazık gibi olmuştu. Oysa bu resimlerde hiçbir şey yoktu, ama Hanife ablayı yıllardır kapalı bir kutu gibi görüyordum ve şimdi de o kutunun içindekileri görünce sikim kalkmıştı. Dükkana birisi girse ayağa kalkacak halim yoktu.
Bu arada büyük kızı Ayşe’nin de başı açıktı resimlerde. Annesi kadar olmasa da fena sayılmayacak bir güzelliği ve çekiciliği vardı onun da. Annesinden biraz daha kısa kalıyordu. Daha önce birkaç kez telefonu arızalandığında tamir etmiştim. Babasının yanına her geldiğinde bana da bir merhaba demekten çekinmezdi. Türbanlı bir kızdı, ama buradaki resimlerde koyu kahverengi saçları omuzlarına dökülüyordu. 18-19 yaşlarında bir kızdı Ayşe. Yaşına rağmen memeleri erkenden olgunlaşmış, iri, sulu birer şeftali gibiydi. Annesininki gibi kısa kollu bluzunun altında top gibi şişkin görünüyorlardı.
Son klasörde ise Faruk abinin ve karısıyla kızlarının kimliklerinin arkalı önlü resimleri vardı. Abla dediğim kadının benimle aynı yaşta olduğunu görünce çok şaşırdım. Oysa benden büyük gösteriyordu, ama gerçekte aynı yaştaydık. Kimlikte başörtülü bir resmi vardı. İnce pembe dudaklarında hafif bir gülümseme belirmişti. Kızı ayşe ise tahmin ettiğim gibi 18 yaşındaydı, ama buradaki resimde daha küçük gösteriyordu. Ortanca kızı 14, en küçüğü ise 8 yaşındalardı. Hanife çocuk denecek bir yaşta evlenmiş ve 18 yaşında da anne olmuştu.
Kimlik resimlerinin olduğu klasörde bir de gizli klasörün olduğunu gördüm, ama içeri giren bir müşteri nedeniyle açamadan kapattım. O gün başka da bakamadım. Ancak ertesi gün akşamüzeri işim bittiğinde gizli klasördekilere bakma fırsatım oldu.
Klasörün içinde resimler ve birkaç video vardı. Klasörü yanlışlıkla gizli yapmıştır diye düşünürken, ilk resmi açınca öyle olmadığını anladım. Yatak odasında çekilmiş bir resimdi ve bu resimde Hanife’nin altında diğer resimlerdeki siyah eteği vardı, ama üstünde sadece sutyeni ile duruyordu. Yüzü görünmüyor, sadece boynundan aşağısı görünüyordu. Beyaz sutyeni memelerini zor zapt ediyordu. Sutyenden taşacakmışçasına şişmişti memeleri. Sikim bir anda sertleşmeye başladı. (Bu ne amına koyayım?) dedim heyecanla.
Bir sonraki resimdeyse ellerini arkaya atmış, sutyenin kopçasını açmaya çalışıyordu. Kalbim küt küt atmaya başladı. Sikimin sertliği de her saniye çoğalıyordu. Harddiski çıkardım bilgisayardan. Kalktım ve dükkanın kapısını içerden kilitledim. Sonra da dükkanın arkasında kalan ve önden görünmeyen tarafa geçtim. Burası penceresi olmayan, küçük oda gibi bir yerdi. Tamir ve bakım işlerini yaptığım tezgahla beraber birkaç sandalye koymuştum. Hemen harddiski buradaki masaüstü bilgisayarına taktım.
Ekran açılır açılmaz o klasöre girdim büyük bir heyecanla ve üçüncü resme tıklayıp açtım. Bu resimde de Hanife’nin elleri arkadaydı, sutyenin kopçasını açmıştı, ama henüz çıkartmamıştı. Faruk abi seri halde, arka arkaya çekmişti bunları. Bir elimi sikime atarken hemen diğer resme geçtim. İşte bu resimde Hanife’nin memeleri karşımdaydı. 27 inçlik ekranımı kaplıyordu memeleri. Etli birer zeytin tanesini andıran meme uçlarını hafif pembe meme başları çevreliyordu. 36 yaşındaki Hanife’nin memeleri 3 çocuk doğurmasına rağmen henüz sarkmamıştı. Dolgun memelerinin uçları bir genç kızınki kadar dik olmasa da kalkıktı halen.
Sikim kazık gibiydi artık. Pantolonumun önünü açtım ve sol elimi sikime atıp sıvazlamaya başladım. Çıkık, ince siyah tüylerle kaplı karnı ve göbeği yuvarlaktı. Büyük bir heyecanla sonraki resme geçtim. Bu resimdeyse memelerini alttan kavramış ve kaldırmıştı. Yüzü görünmüyordu yine. Elimi külotumun içine attım. Ardından gelen resimdeyse elleri yine memelerindeydi.
Sonraki resimdeyse siyah eteğini indiriyordu. Devam eden resimde beyaz pamuklu külotu ile kaldığında sikimin kafasından zevk sıvıları gelmeye başlamıştı bile. Güneş yüzü görmemiş, un gibi bembeyaz bacakları ve kalçaları tam karşımdaydı. Resimleri yaklaştırıp bakınca ince siyah tüyler haricinde bacaklarında ve kalçalarında bir şey olmadığını gördüm. Kalın lastikli külot kasıklarını sıkıyordu. Resmin yüksek çözünürlüğü ve netliği amının külotta çıkardığı izi bile belli ediyordu.
Arkasından gelen resimdeyse sıra külota gelmişti ve Hanife külotunu indirirken öne doğru eğilmişti. Memeleri sarkmıştı bu resimde aşağı doğru. Ve nihayet onuncu resimde Hanife’nin amı karşımdaydı. Etli, hafiften kararmış am dudakları vardı. Amının üzerinde ve etrafında, kasıklarında bir miktar ama uzun olmayan siyah kıllar vardı. Kalbim duracak gibiydi artık.
Faruk abi neden böyle resimler çekmişti bilmiyorum, ama iyi ki çekmiş demekten kendimi alamıyordum. Onu dinleyip de verileri yedeklemeseydim bu hazineden mahrum kalacağım da aşikardı. Daha fazla o halde kalamadım ve kalkıp pantolonumu ve külotumu çıkardım. Resimlere bakarken sikimi sıvazlamaya başladım.
Diğer resme geçtiğimde Hanife’nin kışkırtıcı götü tam karşımdaydı. Derin, yassı bir tabağı andıran bel çukurunda ince siyah tüylerden epey vardı. Ama dolgun göt yanaklarında kıldan, tüyden eser yoktu, tertemizdi. Elim sikimin kafasından gelen zevk sıvıları ile ıslanmıştı. Kendimden geçer gibi oluyordum, boşalacaktım nerdeyse. Ama kendimi tuttum ve sonraki resme geçtim.
Hanife yatağın üzerinde köpek gibi domalmıştı ve Faruk abi bu şekilde arkasından çekmişti resmini. Amının derin yarığı ve hafiften ayrık duran göt yanaklarının arasında koyu kahverengi bir çukuru andıran göt deliği karşımdaydı. Artık daha fazla duracak halim kalmamıştı. Elime bolca tükürdüm ve şiddetle 31 çekmeye başladım. Saniyeler sonra büyük bir hınç ve şehvetle boşalırken gözlerimi karşımdaki resimden ayıramıyordum.
Döllerim elime, kasıklarıma, sikime ve oradan oturduğum eski koltuğa akmıştı. Boşalmanın verdiği rahatlık ve yorgunluk tüm bedenimi esir almaya başlamıştı. Bir süre gözlerim kapalı halde kaldım. Sonra da eski bir bezle sikimi ve elimi, kasıklarımı sildim. Şimdi rahatlamıştım, o nedenle hemen diğer resme geçtim.
Resim açılır açılmaz, “Uhhhh!” dedim yüksek sesle. Çünkü Faruk abi sol elinin baş ve işaret parmakları ile karısının göt deliğini açığa çıkartırken çekmişti bu resmi. Göt deliği en ince ayrıntısına kadar ekranımı kaplıyordu.
Hanife’nin göt deliğinin ağzında kısa siyah kıllar ve onun etrafında ise kıl kökleri vardı. Deliğin etrafında birkaç küçük içi irin dolu sivilce vardı ayrıca. Göt deliğinin ağzındaki ince, kahverengi deri bir noktayı andıran deliğin içine doğru sanki akıyor ve orada kayboluyordu. Hanife’nin götten sikilmediği belliydi. Deliğin darlığına bakınca anlaşılıyordu. Terlemiş ve ıslak görünen delik fotoğraf makinesinin güçlü flaşı altında parlıyordu. İnce ve uzun bir saç teli göt deliğinin hemen üzerindeydi.
Hemen diğer resme geçtim. Bundaysa Faruk abi aynı şekilde, ama bu kez amını aralıyordu Hanife’nin. Kalın, etli am dudaklarının arasında sulu ve pembe, insanı yakıp kavuran amının içi sanki ekranımda değil de gerçekten tam karşımdaydı. “Helal olsun sana Faruk abi!” dedim heyecanla. Boşalsam da heyecanım yeniden yavaş yavaş artmaya başlamıştı. Sikim de yine sertleşiyordu.
Sonraki resimdeyse göt deliği ve amı bir aradaydı. Hanife götünü yukarı kaldırmış ve faruk abi bu haldeyken çekmişti resmi. Göt deliği yukarı bakarken biçimli amı tam karşımdaydı. Etli, koyu am dudaklarının arasından amının ıslak ve kaygan pembeliği görünürken üstte minik bir boşluk vardı. O boşluğun içinde de ayrıca kara bir boşluk daha vardı. Adeta bir mağaranın girişi gibiydi. Amının ve göt deliğinin etrafındaki kılları ve kıl köklerini tek tek sayabilecek kadar netti resim. Amı ile göt deliğinin arasında hafiften şişkin bir sivilce vardı.
Bundan sonraki resimde hanife yatağa sırt üstü uzanmış ve dizlerinden büktüğü bacaklarını iki yana açmıştı. Elleri kasıklarındaydı. İlk defa yüzü görünüyordu. Diğer resimlerin hiç birinde görünmemişti yüzü. Halinden pek memnun değilmiş gibi dursa da kocasına açık açık poz veriyordu bu resimde. Sanki istemem yan cebime koy gibi bir haldi bu. Dolgun memelerinin uçları sanki fezaya çıkacak birer füze gibi dimdikti.
Diğer resimde Faruk abi karısının amına odaklanmıştı yine. Ancak bu kez ekranda Hanife’nin parmakları vardı. Yakın çekim resimde Hanife amının dudaklarını tutmuş ve iki yana ayırmıştı. Sanki, “Amımı açıyorum sana!” diyordu bu haliyle. amının derin içi, sulu pembeliği daha fazla belliydi. Am dudaklarının hemen kenarında bitivermişti siyah kıllar. Sanki bir tarlada boy veren buğday başakları gibi am dudaklarının her iki yanını sarmış, kaplamışlardı. Kasıklarına doğru azalıyordu kıllar. Ama kılların bazıları uzunken bazıları kısaydı. Bu da Hanife’nin bazı kılları tam kesemediğini gösteriyordu.
Bir diğer resim de bunun benzeriydi, ama bunda amının hemen altındaki göt deliği de arzı endam ediyordu. Kalp atışlarım yeniden çoğalıyordu. Heyecanımdaki artış da gittikçe yükseliyordu. “Amına koyduğumun herifi çok şanslıymış!” dedim kendi kendime. İnsanın böyle bir karısı olup da başka ne istesin diye düşündüm. Ama sonra faruk abinin porno sitelere, hele de gay ve travesti sitelerine girip çıktığını düşününce, “Aamına koyduğumun ibnesi!” dedim kahkahayla.
Sonraki resimse başka bir noktayı işaret ediyordu. Bu resimde faruk abi kendi sikinin resmini çekmişti. Kalkık halde en fazla 12-13 santim geliyordu siki. Ama bunun ardından gelense bambaşkaydı. Hanife kocasının sikini ağzına almıştı. Yatakta oturuyordu Hanife ve kocası önünde ayakta dururken sikini dudaklarının arasına sokmuştu. Patlayan güçlü flaş Hanife’nin yüzünü, burnunu ve kumral saçlarını aydınlatmıştı. Sol eli kocasının sikindeydi. Sikini kökünden sanki bir küreğin sapını tutuyormuş gibi tutmuştu. Sakso konusunda acemi gibi görünüyordu bu haliyle.
Devam eden resimde gene kocasının siki ağzındaydı. Faruk abinin sol eli karısının saçlarının arasındaydı. Hanife sikini ağzına alırken o da başını okşuyordu onun. Sikin kafasını almıştı ağzına yalnızca. Sonrasında biraz daha ileriye gitmişti Hanife ve sikin nerdeyse yarısı ağzında kaybolmuştu. Faruk abinin eli gene saçlarındaydı. Bir sonraki resimdeyse Hanife’nin dudaklarının kenarında kocasının dölleri belirmişti. Sik halen ağzındaydı. Sonrakindeyse dudağın kenarından taşmıştı döller. Faruk abinin boşaldığını gösteriyordu bu resim. Hanife kocasını boşaltmıştı. Sikin kafası sadece ağzındaydı bu resimde.
Bir sonrakindeyse siki ağzından çıkarmış ve dudaklarının kenarındaki dölleri eliyle siliyordu. Faruk abinin sikinin üzeri dölleri ile kaplanmıştı. En son resimde ise Faruk abi karısının ağzını ve çenesini çekmişti. Dölleri Hanife’nin ağzının kenarlarında ve çenesinde vardı. Hanife’nin sol elinin parmakları çenesindeydi. Çenesindeki ve dudaklarının kenarındaki ince tüyler kocasının dölleri ile ıslanmış, sulanmıştı. Dikkatimi çeken bir şey vardı bu resimde. Hanife kocasının ağzına boşalmasından iğrenmiş gibi durmuyordu. Oysa pek çok kadın, ki aralarında benim karım da vardı, bundan nefret ederken Hanife hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı.
Resimler burada sona ererken avuç dolusu tükürüğü sikimin kafasına sürdüm. Karşımda bu resim varken 31 çekmeye başladım. Hanife’nin bu hali beni fena azdırmıştı. Sanki ağzının kenarlarında kocasının değil benim döllerim varmış gibi hayal ediyordum. Deli gibi asılıyordum sikime. Derken büyük bir istekle boşaldım. Hanife’nin resimleri, çok kısa aralıkla iki defa 31 çekmeme, boşalmama sebep olmuştu.
Boşalmanın verdiği rahatlıkla bir sigara yaktım. Ekranın karşısında belden aşağım çıplak halde sigaramı içtim. Aynı bezle sildim sikimi. İlk videoya tıklayıp açtım. Ekranın yanındaki hoparlörü de açtım sesleri duymak için. Faruk abi, karısı kahverengi bluzunu çıkartırken onu videoya alıyordu. Hanife bir şey demeden bluzunu başının üzerinden çıkartınca sutyeni ile kalmıştı. Birkaç saniyelik kısa bir videoydu bu ve fotoğrafların netliğine sahip değildi.
Hemen ikinci videoya geçtim. İşte bu tam bir bombaydı. Faruk abi makineyi komodin yada başka bir şeyin üzerine koymaya çalışıyordu. Elleri görünüyordu çoğunlukla, ama hemen sonra kameranın sallanışları bitince yatak yandan görünecek şekilde karşımdaydı. Hanife yatakta sırt üstü yatıyordu ve kameraya bakıyordu. Faruk abi karısının üzerine uzandı. Hemen ardından da memelerini emmeye başladı. Hanife bu sırada kocasının yarı yarıya ağarmış saçlarını okşuyordu. Karısının dolgun memelerine aç bir kurt gibi saldırıyordu. Onları elleriyle sıkıca kavrayıp uçlarını iştahla emiyordu. Hoparlörün sesini iyice açtım. Onlardan gelen bir ses yoktu ama dikkatimi çeken dışardan gelen araba ve korna sesleriydi. Bu arada yine dışardan gelen belli belirsiz konuşmalar, çocuk sesleri vardı. Videoyu gündüz çekmişlerdi. Çocukları evde yoktu belki de bu sırada.
Faruk abinin karısının memelerini emmesi fazla uzun sürmedi. Bu kez dudaktan öpüşmeye başladılar. Hanife kocasının sakallı yanaklarından tutuyor, Faruk abi ise başını bir sağa bir sola oynatarak karısının ince dudaklarını emiyordu. İkisinin de dudaktan öpüşme konusunda pek bilgi sahibi olmadıkları belliydi. Onların bu hali beni güldürüyordu. Öpüşmeleri de fazla sürmedi. Sıra sikiş aşamasına gelmişti, anlaşılan karı kocanın ön sevişme faslı bu kadardı.
Hanife dizlerinden büktüğü bacaklarını iki yana açarken Faruk abi de dizlerinin üzerinde doğrularak karısının bacakları arasına yerleşti. Bu sırada kalkık sikini sıvazlıyordu. Birkaç saniyenin sonunda Hanife’nin üzerine eğildi, Hanife bacaklarını biraz havaya kaldırarak kocasının amına girmesini sağlarken Faruk abinin dudaklarından derin bir inilti çıktı. Siki sonunda karısının amı ile buluşmuştu. Bu durum Hanife’nin de kocasının ardından inlemesine sebep oldu. Hanife’nin dudaklarından dökülen, “Uffff!” sesiyle birlikte Faruk abi Start’ı duyan bir atlet gibi harekete başladı.
Götünü hızlı hızlı kaldırıp indirmeye başladığında Hanife’nin dudaklarından çıkan iniltiler de çoğalıyordu. Kesik kesik ama derinden gelen iniltilere kasıklarının çarpışmasından çıkan ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri eşlik ediyordu. Faruk abinin güçlü abanmaları Hanife’nin havaya kaldırdığı bacaklarını sallarken yatak da aşağı yukarı zıplıyordu. Bu esnada Hanife’nin dolgun memeleri de sallanıyordu. Karşımda amatör bir sikiş yaşanırken elimi sikime atıp okşamaya başladım. İki defa 31 çeksem de bu manzara heyecanımı boşalmaya rağmen artırıyordu hiç durmadan.
Hanife bacaklarını kocasının beline doladı az sonra. Faruk abi karısının amında hızlı hızlı gidip geliyordu. Hanife de onun kıllı sırtında gezdiriyordu ellerini. Memeleri Faruk abinin göğsünün altında yassılaşmış ama hareketlerinden bir şey kaybetmemişti. Derken Faruk abi karısının amından hızlıca çıktı, kendini geriye çekerken karısına, “Geç şöyle, domal!” dediğini duydum. Videonun başından beri ilk defa konuşma sesiydi bu. Hanife kocasının emrine hemen uydu ve hızlı hareketlerle tam önünde köpek gibi domaldı. Bacaklarını biraz ayırdı.
Faruk abi sikini sıvazlarken fazla vakit kaybetmeden karısının amına arkadan girdi. Hanife dirseklerini yatağa dayamıştı bu haldeyken. Ancak bakışları kameradaydı. Kocası amında çalışmaya başlarken iniltileri yeniden çıkmaya başladı. Faruk abi karısının belinden kavramıştı sıkıca, sert sert sikiyordu onu. Az öncekinden daha yoğun ve şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri çıkıyordu şimdi. Hanife doğruldu ve ellerini dayadı yatağa, ancak bakışları bir an olsun kameradan ayrılmıyordu. O an sikilirken bana baktığını hayal ediyor, düşünüyordum. Faruk abi karısını sikerken, ben de karısını hayal ederek sikimi okşuyordum.
Faruk abinin hareketleri gittikçe hızlanmaya başlarken Hanife’nin sarkmış ve yatağa değen memeleri de oynayıp duruyordu sürekli. Bu ara, “Sik, sik, ahhh, sik, uhhh, ufff, sik, sik!” sözleri kesik kesik ve tiz bir sesle çıkmaya başladı Hanife’nin dudaklarından. Faruk abi ise karısının bu sözlerine daha hızlı ve güçlü pompalayarak yanıt veriyordu.
Saniyeler sonra faruk abiden güçlü ve yoğun homurtular ve sesler çıkmaya başladı. Boşalmıştı sonunda. Hareketleri gittikçe yavaşlarken sonunda durdu. Karısının üzerine eğildi. Sarkan memelerini avuçladı. Karı koca kenetlenmiş, bir bütün haline gelmişlerdi.
Biraz sonra Faruk abi Hanife’nin amından çıktı. Sikinden dölleri akıyordu. Hanife biraz daha domalmış halde kaldıktan sonra doğruldu ve yatağın kenarına oturdu. Sikiş esnasında sağa sola savrulan saçlarını geriye atarken, Faruk abi ekrandan çıktı ve biraz sonra da kameranın kaydı sona erdi.
Kendi halinde bir karı kocanın olağan sikişmesini izlemiştim. Faruk abi neden böyle bir şey yapmıştı kim bilir? Dindar, tam bir aile babası, mazbut bir adamdı. Karısının da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Uzun yıllardır tanıyordum kendisini, ama bir kez bile bir falsosunu görmemiştim Hanife’nin. Evinin kadını, çocuklarının annesiydi.
Bir sigara daha yaktım. Sikimi sıvazlarken aklımda sadece Hanife vardı. Onu çatır çatır sikmek istiyordum. Ama bunu nasıl yapabilirdim? Kendi halinde bir ev kadını, anneydi. Gözü kocasından başkasını görmüyordu. Evleri işyerine yakındı ve dışarıya nadiren o da kocasının yanına gelmek için çıkıyordu. Evin alışverişini bile Faruk abi yapıyordu çoğunlukla. Onu sikebilmenin tek yolu elimdeki bu görüntüler, kayıtlardı. Onu ancak korkutarak, şantaj yaparak sikebilirdim. “Bunları internete veririm!” diye tehdit etmekti bunun yolu da. Ama bunu yapabilir miydim bilmiyorum. Böyle bir şeye cüret etmek yürek gerektiriyordu.
Daha önce birkaç defa evlilik dışı ilişki yaşamış, karımı aldatmıştım. Hatta içlerinden biri evli bir kadındı, altı ay kadar sürmüştü ilişkimiz, ama sonra kocasının başka şehre tayini çıkınca kesilmişti. Ama böyle bir şey yapmama, korkutmama, tehdit etmeme gerek kalmadan kendiliğinden başlamıştı hepsi. Bu ise bambaşka bir şeydi. Evli bir kadını zorla sikmek söz konusuydu…
Son bir video daha vardı. Onu da açtım. Hanife çıplak bir halde yatakta domalmış haldeydi ve makine faruk abinin elindeydi bu kez. Hanife’nin götü tam karşımdaydı. Faruk abi sol eliyle sikini sıvazlarken sağ eliyle de makineyi tutup çekim yapıyordu. Biraz sonra sikini yavaşça karısının amına soktu. Sik Hanife’nin amında kaybolmaya başlarken Hanife götünü sağa sola oynattı. Faruk abinin siki tamamen girmişti karısının amına.
Hemen ardından da hızlı hızlı sikmeye başladı Hanife’yi. Bu sırada elinde tuttuğu makine de sallanıp duruyordu, ama sikişi çekmeye devam ediyordu. Hanife’nin başı sanki hiç oynamıyor gibi sabitti. Faruk abi kökledikçe götünün dolgun, yağlı yanakları löpürdüyor ve şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri çıkıyordu. Faruk abinin kesik kesik nefes alış verişlerinin sesleri karışıyordu aralara.
Bu ara Faruk abi karısına, “Sen yap!” dedi ve durdu. Makineyi iki eliyle tutarak çekim yapmaya başlarken, o ana kadar sabit duran Hanife ileri geri hareket etmeye başladı. Kocasının sikini kendisi sokup çıkartıyordu amına şimdi. Faruk abi ise bu anları çekiyordu. Sikinin karısının amına kafasından dibine kadar giriş çıkışlarını net bir şekilde çekmişti.
Hanife’nin amı bir genişleyip bir daralarak kocasının sikini içine alıyordu. Göt deliği de bu esnada genişlemiş gibi görünüyordu. Faruk abi makineyi aşağı indirince amının açılıp kapanması ve göt deliğinin geniş hali ekranımı kapladı. Bu sırada Faruk abinin sol işaret parmağı göründü ekranda ve Hanife’nin göt deliğine bastırdı. Karısı hareketlerine devam ederken parmağını göt deliğinden içeri soktu. İkinci boğumuna kadar girmişti parmağı. O anda (Acaba Hanife kocasına götten de siktiriyor mu?) diye düşündüm. Resimlere bakınca olmadığını sandığım şey acaba gerçekte var mıydı?
Derken Faruk abi, “Az bekle!” dedi hırıltılı bir sesle. Hanife birden durdu bu söz üzerine. Faruk abi parmağını karısının göt deliğinden çıkardı, ama bu kez de sikini tutup göt deliğine bastırdı. Biraz sonra beni hayrete sokan olay gerçekleşti. Hanife’nin göt deliği birden açıldı ve kocasının siki içine girmeye başladı. Faruk abinin heyecanı çıkardığı seslerden ve nefes alıp vermesinden belli olurken, Hanife’nin tek bir ses çıkmıyordu.
Faruk abinin sikinin kafası girmişti Hanife’nin götüne. O an şiddetli bir ‘Şlap!’ sesi geldi. Faruk abi karısının götüne bir tokat atmıştı. “Az öne eğil!” dediğini duydum fısıltılı bir sesle. Hanife öne doğru biraz eğilirken, Faruk abi sikini daha çok bastırıyordu. Bu ara makineyi biraz kaldırdı ve göğsünün hizasına getirdi. Karısı gene sabit halde dururken, kendisi dizlerinin üzerinde ileri geri hareket ederek sikini karısının götüne sokup çıkartıyordu.
Hareketleri gittikçe hızlanmaya başladı. Hanife’nin bir bakireninki gibi görünen göt deliği lastik gibi açılıp kapanarak kocasının sikinin içine girmesine izin veriyordu. Sikinin yarısına kadarı girip çıkıyordu deliğe, ama bu kadarı Faruk abi için müthiş bir zevk almaya yetiyordu. Şiddetli iniltileri ve hırıltıları çoğalmaya başlamıştı çünkü.
Sonunda boşalmaya başladığında döllerinin karısının götünden akmasını izliyordum. Hanife’nin göt deliği sanki bir karşı baskı yaparak kocasının döllerini dışarı itiyor gibiydi. Faruk abi biraz sonra sikini çıkardı karısının götünden ve sol eliyle sıvazlayarak kalan dölleri de halen açık duran göt deliğinin üzerine akıttı.
Hafiften kızarmıştı Hanife’nin göt deliği. Faruk abi açık duran deliğe yaklaştırdı makineyi. Deliğin ağzındaki kasların kasılıp gevşemelerini ve bir açılıp bir genişlemesini net bir şekilde çekiyordu. Akıttığı ve halen içinde kalan döllerinin köpük gibi baloncuklar çıkarışını izledim. Videonun sonuydu bu aynı zamanda.
Derin bir nefes alıp verdim. O an 31 çekmediğim halde kendi kendime boşaldığımı fark ettim. Sikim kazık gibiydi yine ve kendiliğimden boşalıyordum. Bunun sebebi Hanife’ydi. Onu ne yapıp edip sikmeyi kafama koydum.
Görüntülerini internette yaymakla tehdit edip sikecektim!